-Siz pek genç değil, diyor, en az otuz dört, ha?
-Biraz daha fazla, niçin sordunuz?
-Siz yaşamak ve hareket etmek yirmi yaşında adam gibi.
-Biliyor musunuz, yirmiden pek o kadar da fazla değilim: Yirmi altı yaşındayım.
-Yok canım.
-Evet ve size nedenini anlatacağım. On üç yıl bir dolapta kapalı kaldım. Bu on üç yılı yaşamadığım için yaşamam gerekiyor. Böylece otuz dokuz eksi on üç yirmi altı yapıyor, yirmi altı yaşındayım.
-Anladım.
-Önemi yok.
Diğer Henri Charriere Sözleri ve Alıntıları
- "Çok gençsiniz, hayat sizi bekliyor, diyor. Mahkum olmak için neler yaptığınızı bilmiyor, bilmek de istemiyorum. Ama uzun ve tehlikeli bir yolculuğa çıkmak için bu kadar minik bir tekneyle okyanusa açılmanız, özgürlük için her şeyi yapmaya hazır olduğunuzu gösteriyor. Bu çok saygıdeğer bir tutum."
- "Çok gençsiniz, hayat sizi bekliyor, diyor. Mahkum olmak için neler yaptığınızı bilmiyor, bilmek de istemiyorum. Ama uzun ve tehlikeli bir yolculuğa çıkmak için bu kadar minik bir tekneyle okyanusa açılmanız, özgürlük için her şeyi yapmaya hazır olduğunuzu gösteriyor. Bu çok saygıdeğer bir tutum."
- "Çok gençsiniz, hayat sizi bekliyor, diyor. Mahkum olmak için neler yaptığınızı bilmiyor, bilmek de istemiyorum. Ama uzun ve tehlikeli bir yolculuğa çıkmak için bu kadar minik bir tekneyle okyanusa açılmanız, özgürlük için her şeyi yapmaya hazır olduğunuzu gösteriyor. Bu çok saygıdeğer bir tutum."
- Bir ulus,toplumun başını ağrıtan kişileri çok çabuk yok etmek ve onlardan hemen öc almak hakkına sahip değildir.Bu adamlar,insanlık dışı cezalara çarptırılmaktan çok tedavi edilmesi gereken kişilerdir....
- Çocuklara özgü o açıklığı bu bulunmaz çağı ötekilerden ayıran her şeyi tüm saflığıyla görme yeteneğini anlayış zenginliğini iyi niyeti sevgiyi ve temizliği bu Kızılderililerde buluyorum.Ya Güvercinler Adasındaki cüzzamlılar .Korkunç bir hastalığa yakalanan yinede yüreklerinde bize yardım etmek için gerekli soyluluğu bulan o sefil kürek mahkumları...
- Hayat bu işte. "Çürümeye, bozulmaya giden yirmi beş yaşındaki bir çocukla" alay edip kahkahalarla gülünüyordu.
- "Hiçbir diyeceğim yok müdür bey, sadece suratınıza tükürme ihtiyacını duyuyorum. Ama tükürüğümü kirletmekten korktuğum için bu işi yapamıyorum."
- Bir ulus, toplumun başını ağrıtan kişileri çok çabuk yok etmek ve onlardan hemen öç almak hakkına sahip değildir. Bu adamlar, insanlık dışı cezalara çarptırılmaktan çok, tedavi edilmesi gereken kişilerdir.
- "Bu güzel ülkenin adaleti pek güzel değil Dega. Belki bizimki kadar güzel olmayan, ama ayağı sürçenlere çok daha insanca davranan ülkelere rastlarız."
- -Çok iyisin Kelebek.
-Hayır, hak yerini bulsun isterim.